
SEMTLER
❝ Lycaon'un ıssız sokakları, esrarengiz bölgeleri… Korkutucu bir yer belki de, bizimle gizem çözmeye var mısın?❞
Hamartia Ormanı:
Birçok ürkütücü efsaneyi içinde barındıran, mağara duvarlarında aynı, kesilmiş ağaç gövdesi çizimi bulunan bir orman… Nemeton? Her şeyin sebebi Nemeton muydu? Hayat ağacı, ankh? Yüzyıllar boyuca insanların rüyalarını kabusa çevirmiş korku dolu efsaneler? Girmeden önce iki kez düşünmek isteyebilirsiniz, zira ormanın köşesinde bulunan bir ölü olabilirsiniz.


Sillage Semti:
Denizin yakınında evler barındıran semt… Çakıllarla karışık kum taneleri içeren bir denize sahip. Sahile uzandığında, denizi parlatan dolunay bir şeyler demeye çalışıyordur belki de. Hemen denizin yakınında Onsra Barı kafa dağıtmak için gelen insanlarla dolu. Düşününce, insan olduklarından emin değilim. Yoksa oranın da mı bir gizemi var? Üçüncü sezonla beraber öğreneceğiz.
Abyssos Semti:
Şehrin biraz daha iç kesimlerinde kalan, Ominous Cafe yakınlarında, yerleşim bölgesi niteliğindeki Abyssos… Çoğunukla ailelerin yaşadığı, yerleşimin en fazla olduğu yer. Sabah birbirine selam veren insanlar, saat 12′den sonra ölüm sessizliğine bürünüyorlar. Çünkü Lycaon efsanelerinden birine göre saat 12′den sonra ses çıkarmak uğursuzluk getiriyor. Bu size birinci sezondan bir olayı hatırlattı mı? Sizce öyle mi dersiniz? Bunun için açılmış gece kulübü Lemniscate Club’tan her gece birinin kaçırıldığı söyleniyor. Ama bu onların umurunda gibi gözükmüyor. Bu kötü yaratıklardan habersiz yaşayan insanlar… Bunun sonu nasıl olacak dersiniz?


Relámpago Semti:
Şehirdeki birkaç semtten biraz daha uzakta kalan Relámpago, içinde öğrencilerin eğitim görmeleri için Lycaon Highschool barındırıyor. Sakin kafeleri, eğitime önem vermesi insana huzur veriyor olabilir fakat… Göründüğü kadar sakin mi? Her fırtınanın öncesinde derin bir sessizlik olduğunu unutmamak lazım, değil mi?
Apriori Semti:
Şehrin sınırlarında bulunan, dağların bol olduğu kimsenin kalmayı tercih etmediği, neredeyse terk edilmiş gibi görünen Apriori… Issız, ağzını bıçak açmayan yer, ama dürüst olmak gerekirse dağın zirvesinden dolunay çok berrak ve büyük görünüyor. Kurt ulumalarının kesilmediği bu semtte oturanlar ya delidir, ya yürek yemiştir, ya da Lycaon efsanesini bilmiyordur. Dağın doruklarındaki Gorgon Şatosu, kral olan Lycaon’un sivri dişli, kırmızı gözlü, tüylü bir yaratığa dönüştüğü yerdir. İçindeki ıssız fabrikalar, eski kütüphaneler bir cinayet için en iyi yerlerden biri gibi değil mi sizce de? Ama o eski kütüphaneler, kimsenin bilmediği bilgileri içeren kitaplar bulunduruyordur belki de.
